Şeyh Efendi, bir gün dervişleri imtihan eder. Hepsinin eline sabahleyin birer tavuk verir: Bunu kimsenin olmadığı yerde kesin getirin, der. Dervişlerin kimi tekkenin arkasına, kimi şuraya buraya gidip tavuğu keserler getirirler. Şeyh Efendi, herkesin kesip kesmediğini sorar.
Dervişler; birisi eksik derler: “Hani o yeni gelen derviş Mehmet var ya o gelmedi. Zaten o şaşkındı. Belki tavuğu kaçırmış onun peşinde koşuyordur!” Derviş Mehmet, akşama kadar görünmez. Dervişler de onun arkasından ya kesemedi ya tavuğu kaçırdı, diyerek atıp tutarlar. Akşamüstü derviş Mehmet, elinde diri tavukla tekkeye çıkar gelir.
Dervişler; gördünüz mü kesememiş, diye yine söylenirler. Şeyh Efendi ise onu karşısına alıp sorar: “Oğlum, neden tavuğu kesmedin?” Derviş Mehmet şöyle cevap verir: “Efendim, siz buyurdunuz ki; kimsenin olmadığı yerde kesin! Her nereye gittimse Hakk'ı gördüm.”
Hak erenler, Hak aşıkları, hakikat ehli, ehlullah... Ne derseniz deyin. Yukarıda yaptığım alıntıdaki gibi her an huzur-u ilahi'de olabilenler, aşkın kendilerinde kesintisiz bir zikir gibi devam ettiğinin bilincinde olanlardır. Cüzzi iradenin kader ile ilişkisini çözebilenler ise külli iradeye teslim olmuşlardır.