Yıllarımız Kürt diye ayrımcılığa uğrayan sivillerin infaz edildiği bir dönemde barış istemekle ve muhalif Kürtlerin partilerini meclise girmesini istemekle geçti. Fakat ne zaman ki bir iktidar partisi devlet adına barış yapmaya kalktı ve bu yolda onlarca suikasta, provokatif kanlı eyleme, onlarca belden aşağı karalama kampanyasına göğüs gererek iradesini “analar artık ağlamasın” diyerek kullandı, o zaman demokrat sandığımız barışeverler teröre sarıldı.
Hem de meşrulaştırmak için Erdoğan nefretini buna kulp yaparak! İşin rengi bir anda değişti. Çok acı şeylere tanık olduk. Gerçekten barış isteyen, devlet zulmünü eleştiren kişiler bile usandı bu çarpıtmalar ve savaşı teşvik eden kalkışmalar karşısında. Kürt mağduriyeti üzerinden askerleri uykuda vuran teröristleri direnişçi diye yutturanların ihanetine tanık olmaktan usandık.
***
Barış masasını deviren ve savaş çağrısıyla halkını kışkırtan sözümona direnişçi zevatın bu pervasızlıkları karşısında yıllarca Kürtlere ayrımcılık yapan Kemalist tek parti rejiminin uzantısı anamuhalefet partisinin yeniyetme ‘demokrat’ları devreye girdi.
Seçimden bir hafta kadar önce yazmıştık; muhalefet etmek adına terörizme, darbeciye, işgalciye biat edenler, biatçı diye milli iradeye sahip çıkan ve tank karşısında direniş uygulayanları aşağılıyor! “Asıl biatçı kendileri!” demiştik. Nitekim mahalle baskısıyla nasıl anket sonuçlarını bile CHP lehine açıkladığını itiraf eden kanaat önderleri ortaya serildi.
CHP’liler Kürtler meclise girmeli, diyerek, evet masum demokrat meşru görünümlü ama aleni katillerle gecikmiş bir ittifaka dört elle sarıldılar. Erdoğan’ı indireceğiz, diye teröristleri uluorta destekleyen, küresel devletlerden silah desteğini pişkince almaya devam eden zevatın partisini meclise taşıyarak.