Bir şeyleri protesto etmek için toplanan her kalabalığın bir fitne moderatörünün çatıştırma stratejisi için elverişli gereç olarak kullanılabildiği bir dünyada... Direnişin canlı dili nasıl olmalı?
Aynı senaryolarla defalarca kandırıldığımız bu dünyada sivillere uygulanmakta olan ve giderek meşrulaşan her türlü zulme karşı direnmeye çalışıyorsak, vicdanı örtmeyen yeni nesiller için bir ibret hikâyesi okutabilmektir amacımız.
Onun dışında bu direniş, çeşitli ittifakları bir araya toplayıp zalimleri kınamakla mümkün olmuyor. Yazı yazabiliriz, ya da çok üzülebilir, ağlayabilir, sokaklarda miting yapar, slogan atabiliriz. Etrafımızdakilerle kavgaya da tutuşabiliriz, onların dikkatini bu meselelere çekebilmek için.
Hayatımızın neredeyse kırk yılı burada pek çok olay karşısında hep böyle geçti zaten. Ama nereye kadar? Ümmetin dertleriyle dertlendiğimiz kadar nefsimizin zaaflarını gidermekle dertlenmediğimiz ölçüde insanlığımız / dinimiz kemale ermiş olmayacak.
***
Dijital hayat bizi kolaya alıştırdı. Akıllı cihazlara aklımızı emanet ederken, aslında aklın bize de kullanılmak üzere emanet edildiğini unutuyoruz. Akıllı cihazlara aşk pompalamak lazım diyorum her seferinde. Çünkü bizi tembelliğe uyuşukluğa hımbıllığa hafızasızlığa konfor düşkünlüğüne o kadar çabuk alıştırdılar ki, aşkın meşakkatini unuttuk.