Döviz kuruyla oynayan küresel güçler için hepsinden daha etkili kışkırtma yöntemi insanla oynamak. Özellikle ekonomik krizler böyle çıkarılıyor. Söylentiler tedbir almaya, tedbirler fiyatlarda olur olmaz zam yapmaya, zamlar hayat pahalılığına ve enflasyona yol açtığında, o beklenen krizi kendi ellerimizle çıkmasına en acil katkıyı sunmuş oluyoruz.
Nitekim yine hedeflenen olmuş görünüyor. Enflasyon yeniden yüzde 17’lere fırlamış. Bizi paranoyamızla, vehimlerimizle, endişe ve korkularımızla tedbir almaya yönelten sistemin algı oyunları keşke bununla sınırlı olsaydı. Daha fazla kriz odaklı yönetim için daha fazla teslimiyet bekliyor küresel moderatörler. Çünkü işgaller toprakla, darbeler silahla gerçekleşmiyor sadece. Zihinler, vicdanlar, kalpler esir alınıyor. Hiç fark ettirilmeden. Nasıl mı?
***
Halkı gündelik hayatın hemen her alanında çaresiz bırakarak ve bütün suçu bu çaresizliğin müsebbibi olarak devletin beceriksizliğine yıkarak. Her gün onlarca misal birikiyor, hele halkın oylarıyla Başkanlık sistemine geçtiğimizden beri. Devletin o oylamada bile Erdoğan seçilsin diye oyları hasıraltı ettiğine inanıyor halkın neredeyse yarısı.
Bu algı için (ola ki gerçekten seçilirse diye) seçimden önce ne çok manipülatif haber yapılmıştı. Bir tanesi doğru çıksaydı, mesela, hükümet partisine oyların kişileri zorlayarak verildiğine dair haberlerden biri bile doğru çıksaydı, uluslararası örgütler kıyameti koparırdı. Ama atılan iftiralar zihinaltımızda öyle çok şaibeler biriktirdi ki, en ufacık bir olayda, “vay zaten hükümet bunu da hasıraltı etti” diye isyan etmeye hazır kitlelere dönüştürüldük.
Paranoya ve endişesiyle kukla gibi oynatılan tanımsız yığınlarız ne zamandır. Misal “kurban için ithal edilen hayvanlarda şarbon yüzünden şu kadar kişi acile kaldırıldı” haberleri bir anda yayıldığında elbet herkesin aklından direkt olarak hükümetin beceriksizliği ve olayın üstünü örttüğü fikri geçiyor.