“Takıl bize hayatını yaşa” diyen onlarca yaşam koçu, kariyer planlamacı, falcı büyücü,
şeyh, mürit, tarikat, guru gördük seninle ben. Bu sana dördüncü mektubum can kardeşim, cephe yoldaşım.
Bugünün maneviyat ihtiyacını gidermeye yönelik sayısız maneviyat davetçisi vardı etrafımızda. Ve müşteri portföyünü geliştirmek için durmaksızın mesai halindelerdi. Kişisel gelişimciler, farkındalık’çılar, anı yaşa’cılar, çakra açıcı ve yoga’cılar, biyoenerjiciler, feng şui’ciler, sağlıklı ve bilinçli beslenmeciler, nelepe’ciler, vücut bilimciler, beden dili el ve ayak bilimciler, guru severler, hobi severler, alternatif yaşamcılar...
Hepsi bir ucundan yakındı gerçeğe. Diğer ucundan uzak!
El cevap aynı yorumları işittik hep kabaca: “Çok zevkli, çok keyifli, süper, müthiş, inanılmaz!”
Anlamıştık ki nefsin tatmini için yaşamanın üst sınırı yok. Zevkin içinde zevk, keyfin içinde keyif vardı şüphesiz. Fakat: Nefsini doyuracağım derken gitgide tatminsizleşiyorsun. İkimiz de bundan mustarip olduk.