Leyla İpekçi Yeni Şafak Gazetesi

Gerisi: Teori, analiz, anket, görüş, yorum, fikir, düşünce...

15 Temmuz işgal girişimini külli iradeyle savuşturduğumuzdan beri bölgede sanki Pkk/Pyd'nin, Daeş'in terör devletleri kurulmuyormuş gibi, her gün siviller katledilmiyormuş gibi, her şey normal seyrindeymiş gibi 'insan hakları...

18 Ekim 2016 | 127 okunma

15 Temmuz işgal girişimini külli iradeyle savuşturduğumuzdan beri bölgede sanki Pkk/Pyd'nin, Daeş'in terör devletleri kurulmuyormuş gibi, her gün siviller katledilmiyormuş gibi, her şey normal seyrindeymiş gibi 'insan hakları diplomasisi'nin diliyle uzlaşmamız bekleniyor.
Terör örgütlerinin döktüğü kanla tehdit ediliyoruz ama barış ve hümanizm söylemlerine sığınarak suspus olmamız isteniyor. Bizzat müttefikimiz olan aktörler tarafından yönetilen piyonlarla gözdağı veriliyor. Tehdit ediliyor, vuruluyor, kışkırtmalara karşı direnmeye çalışıyoruz.
Fetö ve Pkk'nın kendinden müstakil güçler olmadığını burada yaşayan ve kendi hayatında bedel ödeyen hemen herkes farkında uzun zamandır. Ortadoğu üzerinde emelleri olan aktörler kan dökerken kapı pencereyi kapatıp, sınırımızdan köylere atılan roketlerden ölen sivilleri sineye çekerek, canlı bombaların katlettiği şehitlere göz yumarak, daha fazla başımız ağrımasın dememiz isteniyor.
Barış nidaları atarak en kanlı hendekleri açanlara barış adına göz yumalım isteniyor. Küresel güçlerin hakkımızda alacağı kararlara razı gelelim. Bunun da adı “yurtta sulh cihanda sulh” olsun deniliyor. Bunu yapmadığınız, karşı koyduğunuz, hakkaniyet adalet ekseninde direniş uyguladığınız zaman ise faşist dikatörlükle yönetiliyor olacaksınız.
Fetöcülükten yanlış yere açığa alınanların oranı yüzde 90'lardaymış gibi, hızla yapılan iadeler hiç yokmuş gibi bir algıya teslim olalım isteniyor. AKP kendi muhaliflerini susturmak istiyor diyerek demokrat kılıklı katillerle, gizli ve aleni savaş çığırtkanlığı yapanlarla, terör seviciliği yapanlarla uzlaşalım isteniyor.
***
Eğer AKP ile MHP birlikte anayasa yapmaya soyunurlarsa, başkanlık için ittifak ederlerse, ülkenin otoriter bir yapıya teslim olacağından endişe edenlerin sayısı artıyor. Elbette bu risk her siyasi ittifak için geçerli. Fakat: Adalet ve hakkaniyet temelli bir karar mekanizması ve yönetim ülkücüler tarafından hiç olmayacağına dair bir önkabul vicdani olabilir mi?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bu mecradaki son yazı 22 Haziran 2019 | 307 Okunma İstanbul’dan Elmalı’ya beldeleri merkez yapan nefes! 18 Haziran 2019 | 141 Okunma Öğrenmenin önündeki en büyük engel: Benlik kibri 15 Haziran 2019 | 274 Okunma Siyaset meydanı da ‘akleden kalb’e dahil 11 Haziran 2019 | 62 Okunma Birlikte geçilen kapılar, tek başına girilemeyen odalar 08 Haziran 2019 | 159 Okunma