Yıllarca Kürtlerin mazlumluğunu savunmuş, parlamentoda temsili
için partilerine oy vermiş, 90'lı yıllardaki devletin
ceberrutluğunu açılım çözüm süreçleri boyunca farklı mecralarda
inadına gündeme getirmiş benim gibi pek çok kişi bugün büyük bir
hayalkırıklığı yaşıyor.
Ailelerinin yanında, sivil hayatta vs pusu kurularak haince
katledilen gencecik asker ve polislerin ve dahi çocuk ve sivillerin
yakınlarının metanetiyle alay edercesine: PKK'lı teröristlerin
cenazesine katılmayan HDP'li milletvekilleri hakkında soruşturma
açılacağını dahi söyleyebiliyor bu ülkede Kürt hareketinin siyasi
lideri. Seçim öncesinde... “İnadına barış” diyerek hem de.
On üç on beş yaşlarındaki gencecik çocukları dağa çıkararak silahla
talim ettirenlerin saldırganlık ve şiddet ile olan yakın
ilişkilerini hiç sorgulamıyor ama “inadına barış” naraları
atabiliyorlar mazlum halklar adına. Şehitlerin Kürt veya Türk olsun
“Saray için savaşıyorlar” diyerek katledildiklerine inanmamızı
beklerken bir yandan da 'biz' dedikleri mazlum halklar için oy
isteyebiliyorlar. Bu tehlikeli söylemin ne büyük bir duygusal
kopuşu getirdiğini bilerek veya bilmeden!