Geçtiğimiz günlerde Başbakan Davutoğlu tarafından açıklanan
Kültürel Kalkınma Eylem Planı kuşkusuz ki eksikliklerine rağmen pek
çok anılmaya değer maddeyi ihtiva ediyor. 'Gençlerin kültür ve
sanat projelerini desteklemek' için ayrılan 50 milyon lira bütçeden
bahsedilen maddede biraz derinleşelim. Zira plandaki her maddenin
oluşturulma amacı toplumsal hayatımızın gerek dip akıntılarına
gerek yüzeyine değdiği için bir anlam taşıyor, taşımalı.
Konuşma veya seminerler için pek çok yazar çizer gibi ben de
acizane kimi zaman sivil toplum kuruluşlarının, lise ve
üniversitelerin, kimi zaman belediye ve devletin çeşitli
faaliyetlerine katılıyorum. Hemen her seferinde gençliğin derdinin
ana temasının pek değişmediğini görüyorum. Sorunlar elbette çeşitli
ama sanırım kaynağı bir: Kitap bilgisini hayata geçirme
zorluğu!
***
Mevzu elbette gençlerin kitap okumamasından filan ibaret değil. En
çok okuyanı için de mesele değişmiyor çünkü: “Yunus'u okuyoruz,
Itri'yi dinliyoruz, Sinan'ın eserlerini inceliyoruz. Ama nasıl
Yunus olacağız, nasıl Sinan olacağız?” Sorunun bize bakan yüzü daha
da vahim: Gençlere kolayca tüketilen, sığ, nefsi hız ve hazza rehin
bırakan hayat formları sunarken evrensel güzellik ölçütlerinde
kültür sanat projelerini onlardan nasıl bekliyoruz?