Leyla İpekçi Yeni Şafak Gazetesi

Kanda ezeliyet sırrı

Dört yıl önce bu vakitler oradaydık. Mina'da. Son yirmi yılı birbirinden vahim facialarının gerçekleştiği Mina'ya diğer pek çok Türk kafilesi gibi geceyarısından sonra intikal etmiştik. Sabaha karşı...

26 Eylül 2015 | 157 okunma

Dört yıl önce bu vakitler oradaydık. Mina'da. Son yirmi yılı birbirinden vahim facialarının gerçekleştiği Mina'ya diğer pek çok Türk kafilesi gibi geceyarısından sonra intikal etmiştik. Sabaha karşı ibadetimizi bitirip tekrar Kabe'ye dönecektik. Mina'daki olası izdiham anlarında oradan ayrılmış olma gibi bir olanak sağlamıştı bize tur şirketleri.

Gün batımında Arafat'tan ayrılıp Müzdelife'ye dek olan yolu yürümenin ne müthiş bir şey olduğunu fark etmiştim. Çünkü ancak milyonlarca insanın arasında yürürken, insanın ünsiyet kurabilen, çoğul bir varlık olduğunu, her şeyi kapsadığını vs. idrak etmeye başlıyordun. Ömrümde ilk kez kanlı canlı şahit olmuştum bu kadar insanın bir arada varolduğuna. Hep birlikte aynı şeyi yapmak, yani yürümek... Hareket etmek. Devam etmek. Hiçbir şekilde kesintiye uğramamak. Akışla akmak. Kainatın ritmine dahil olmak... Buna vücudunla şahit olmak gerekiyormuş. Ekranlarda seyretmek gibi bir şey değil.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bu mecradaki son yazı 22 Haziran 2019 | 307 Okunma İstanbul’dan Elmalı’ya beldeleri merkez yapan nefes! 18 Haziran 2019 | 141 Okunma Öğrenmenin önündeki en büyük engel: Benlik kibri 15 Haziran 2019 | 274 Okunma Siyaset meydanı da ‘akleden kalb’e dahil 11 Haziran 2019 | 62 Okunma Birlikte geçilen kapılar, tek başına girilemeyen odalar 08 Haziran 2019 | 159 Okunma