Batı Anadolu'nun en çağdaş şehrinde, orta üst sınıfın hali vakti
yerinde mensuplarının arasında, sabahtan akşama dek memleket
yönetiminin her şeyinden şikayetçi… Cumhurbaşkanına duyduğu nefreti
hayattaki her şeye karşı yaptığı itirazların merkezi haline
getirmiş… Müzmin memnuniyetsiz ama konforundan ve hayat tarzından
hiç ödün vermeden yaşayan… Ve kendine muhalif diyerek kendi gibi
olmayanları hakir gören, küçümseyen, alay eden bir zümrenin
ortasında direniyor kayınvalidem.
Elbet onun gibi çığlık çığlığa başkaları da var. Ve elbet bütün bir
kitle homojen olarak olumsuz değil. Fakat genel ahval böyle
maalesef.
İsviçre gazetesi eğer diktatörlük olsa asla söylemeyeceği kadar
büyük bir özgürlükle “Erdoğan'a hayır verin” diye dikte ediyor oy
kullanacak okurlarına Türkçe manşet atıp. Alman gazetesi ise hızını
alamayıp “Atatürk olsa hayır derdi” diyor Türkçe manşetinde. Hayır
verin demek nasıl bir tahakkümse artık diktatör dedikleri kişiyi
gece gündüz Hitler olarak çizmek de yetmiyor, koyun sürüsü
sandıkları halka böyle diyerek etki edebileceklerini
vehmediyorlar.
Hep bu kadar kopuktu herhalde Batı'nın zihni / gönlü bizden. Ama
diplomasi ile küresel ittifak söylemleriyle cart curt ederek idare
ediyorduk, şimdi ilk kez alenileşti düşmanlıkları. Böylesine kör
gözüm parmağına yalan dolana başvurmaları gerçekten seyretmeye
şayan.