Muharrem hüznüyle başlayan takvim nasıl bir başlangıçtan alır içimizi? Nereye hicret ettirir sürgün yemiş gibi böyle en uzaklara hepimizi yaralı bereli? Ki bütün uzakları içimizde mahrem kılan o hicret nerede sonlanır döke döke yapraklarını her vakit?
Video: Kılıcın mızrağın okun acısında Müslüman’ın hüznü
Eylül hüznü nasıl da yakıştı Muharrem’e bu yıl. Bana mı öyle geliyor? Buruk acıya gönül neden dayanır? Neden sever bilmeden hüznü? Neden yol ağlar her geçtiğim? Deve ağlar, kervan ağlar, aç susuz onca yolcu? Bir Hüseyin için kaç talip eder can feda, kaç imam kalır ezansız namazsız kanlı yaşlarla, beş vakit ağlar?
***
Dönüp dolaşıp geldiğim, gölgesinde dinlediğim ağaçlardan birinin altındayım. Gövdesine yaslanmış, dallarından olgun bir meyve gibi sarkmışım. Öylesine bir salınma hali. Kederini içine akıtıp geri kalan ne varsa toprağa düşme bahanesiyle insan tozuna karışma uğraşındayım.