Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde kendi adını taşıyan üniversitenin akademik yıl açılış töreninde konuşurken önemli bir konuya parmak bastı. "Kültür devrimine ihtiyacımız var!”
Medeniyet ihyâsı, değerler inşası gibi politikacıların her fırsatta kullandığı sözlerin alıntıdan yaşantıya geçirilmesine dair imkanlara, önerilere yer verdiğimiz yazılar arşivde birikmeye devam ediyor.
Yıllardır yazıp çizmekten usandığımız, tecrübe aktarımı yapmaktan yorulduğumuz ne çok yaşanmışlık birikti. İçerden. Bizzat icraat mertebesinden.
Çünkü açılış kapanış törenlerinde konuşmaktan ya da protokol ilişkileri düzenlemekten çok daha fazlasına ihtiyacımız olduğunu görenler ve bu doğrultuda çabalayanlarla birlikteyiz. Ve yine çünkü Cumhurbaşkanı'nın bahsettiği kültür devriminin gerçekleşmesi sözcülerden öte icracıları gerektiriyor.
Kültür ve sanat olmadan medeniyetin ruhu dirilmez diyorsak da bugüne dek olup duran çoğunlukla kültürel aktarımlar. Dünyaya pazarladığımız değerler veya çağdaş geleneksel sanat eserleri deyince; biraz da maneviyat olsun diyerek en çok aktarım / alıntı malzemesi yaptığımız Mevlana, Yunus ve bunlardan hareketle içerde dışarıda düzenlenen sempozyumlar.
Fakat şimdiye dek geldiğimiz en ileri aşama; sadece akademik düzeyde değil; sanatçıların Yunus ilahileri bestelemesi, film yapması, çocuklar için çizgi kahraman olarak ele alınması vesaire. Ïyi de hangimiz nefs eğitimine / aşk ve irfana dayalı tatbikî bir hayat yaşıyoruz da "Yunus aşık durur maşukun ister / Daha hiç nesne istemezem ayruk" dediğinde hakkıyla anlıyoruz?
Aşk ve irfanı din dışı bir alan olarak algılayan şekil dindarı sanatçıların Yunus'u yutacak yeni aşk şairlerine vereceği bir nefes var mıdır? Makam endişelerini, liyakata dayanan önceliklerini ve sen ben davalarını halletmiş kültür sanat yetkilileri bunun neresindedir?
Ses getirecek projeleri, salon dolduracak faaliyetleri dışında tevhid hakikatinin tecelli ettiği bir ameller bütünü var mıdır âleme yansıttıkları?
***
Yurtdışında doğu ve batıda sadece toplantı ve seminerlerden ibaret olmuyor katıldığımız kültür sanat etkinlikleri. Hayatın ruhuna karışmadan insana dokunulamıyor. Varlığın tüm mertebelerini kendinde cem eden kâmil insanın nefesini çekmeden medeniyetin yapı taşları döşenemez diyorsak: Seyahatlerimizi manevi seferlerle iç içe gerçekleştirdikçe zamanları da mekana topluyor ve geçmişi bugüne getirmeye çalıyoruz.