Bu bayramda da çocuklarla haşır neşir olmaya devam ettik. Çünkü
bayram biraz da çocuk demek. Hediye bekleyen. Sevgi ilgi isteyen.
Oyun için ortam kollayan. Coşkusunu dışavurmak için dört dönen
çocuklar demek.
Kurban sonrası bir araya geldiğimiz herkesin çocuk ve torunlardan
yana en rahat vakti başlıyor aslında. Kendisine arkadaş ortamı
bulan ve grup halinde azmaya başlayan çocuklar ebeveynini nispeten
rahat bırakıyor ve akranlarıyla koşturup oynamaya dalıyorlar.
Böylelikle söz dinlemeyen ve ana babalarının tepesine çıkan
hiperaktif 'arzu çocukları' sıradan bir normalleşme içinde
fıtratına dönmüş oluyorlar bayram boyunca.
Hatta eğer açık hava ve doğada iseler kurtlarını epey dökmüş olarak
dönüyorlar asfalta, betona ve egzoza. Ah diyor iki çocuklu genç bir
anne, “keşke şehir hayatı bu kadar insanlık dışı olmasaydı. İşi
gücü ayarlayabilsek de bahçeli bir evde, temiz havada büyütebilsek
çocukları.”
***
Beş yaşındaki Mustafa ile kedi sevdik, bahçeden domates biber
topladık. Renkli kalemleriyle boya ve hamurdan şekiller yaptık. Bir
kere bile kapris ve şımarıklık yapmadı. Anne babası onu henüz
televizyon bağımlısı yapmadıkları için çizgi film diye de
tutturmadı. Bizim televizyonumuzda Heidi var dedi. Ama bizde çocuk
olmadığı için televizyonumuzda çizgi film oynamıyor deyince makul
buldu.