Sabahleyin seçim sonuçları ne alemde diye bakarken, henüz başkanlığa oturmamış bir adayın beşinci baskısı yapılmış bir liderlik ve başarı öyküsü kitabının tanıtımını gördüm. Nasıl bir proje imiş acaba derken, sandık görevlileriyle ilgili yasal olmayan şekilde örgütlü olarak toplandıkları ortaya çıkmış olduğunu okudum. Nüfus hareketliliği yüzünden bazı ilçelerdeki oyların tavan yaptığını filan… Derken Mehmet Amca’nın haberi geldi.
“Mehmet Amca sırrına erdi! Bir aşık göçtü bu diyardan!”
Akdeniz’de bir adadan, Kıbrıs’tan yeni gelmiştik. Yunus konuşmuş, Yunus dinlemiştik. Onu yazacaktım. Adalardan bir yâr gelip durur, dedim kendi kendime. Denizi, sahili, dalgası, balıkları derken… “Yerine yeni bir aşık gelmiştir” dedi birimiz. “Aşıksa ölmeyi bilecektir” sözüne muhatap olmuştu ölmeden evvel dedi bir diğerimiz.
Mehmet Amca’mızın haberi anın içinde sonsuzluğa açılıyordu. An öylesine sırla doluydu ki. “Maceralar macerası bir muammadır ölüm” dedi büyüğümüz. Tasdikleyecek bir makamım yoktu ama insiyaki olarak evet dedim.
Yunus’u yazıyordum işte, her koşulda yazdırıyordu kendini. “Aşıklar ölmez” derken ne kast ediyorsun ey Yunusumuz diye sorasım gelirdi, Mehmet Amca’nın saf meczubî halinin içindeydi cevabım.
***