Gidenler bilir; Çanakkale taaruzunda ilk saldırının yapıldığı
koyda havaya uçan cephanelik yüzünden verilen ilk şehitler için,
Seddülbahir köyünde, kalenin üst tarafında yer alan bir anıt
vardır: İlk Şehitler anıtı. Kurtuluş savaşını sonlandıracak
direnişimizde ise düşmana atılan son kurşunun anısına Bandırma'ya
Son Kurşun anıtı dikilmiştir. Evet ilk şehitlerden son kurşuna
desek de, hepimiz biliriz ki bu ne ilktir ne son. Barışın,
diplomatik dilde savaşın diğer adı olduğunu da tecrübe etmiştir hep
bu topraklarda yaşayanlar.
İçeride ve dışarıda fitne moderatörlerinin, küresel / yerel
kışkırtma şebekelerinin kurguladığı Ortadoğu savaşları devam
ederken, Avustralyalı delikanlı Liam Parkinson'un yazdığı mektuptan
bahsetmek istiyorum. Çünkü dünyanın hemen her diyarında bulunan bir
Meçhul Asker anıtıdır aslında bize en yakın gerçek. O meçhul asker
hepimizden bir yara taşır. Hikayesi hepimizin evvelinde
yazılmıştır.
***
Geçtiğimiz yıl, savaşın yüzüncü yıldönümünde Çanakkale'ye gelerek
Anzak koyunda ölen dedesinin izini sürmüş Liam. Büyük amcası
William, kendi taburunun saldırısı sırasında ölmüş. Bu saldırı onun
taburuyla birlikte zirveye tırmanmaya çalıştığı sırada
gerçekleşmiş, büyük bir yenilgi ve çok sayıda kayıpla
sonuçlanmış.
“Ziyaretim sırasında beni en çok etkileyen an, iki taraftan da
birçok insanın hayatını kaybettiği ve çok sayıda bilinmeyen mezarla
karşılaştığım Kanlısırt'ta bulunan anıt duvara baktığım andı”
diyor. Bu duvarda adı yazılı imiş büyük amcasının.