Sık sık geldiğim Balkanlar'daki Mostar köprüsüne ne zaman çıksam aynı duyguya kapılıyorum. Birleştiren simge olduğu gibi ayıran simge de olabiliyor bu köprü. Neretva Nehri üzerine Mimar Sinan'ın öğrencisi mimar Hayreddin tarafından 16'ıncı yüzyılda inşa edilen köprünün 1993'teki iç savaşta bombardımandan yıkılması görsel hafızamızda hala çok canlı.
2000'lerde Türkiye'nin girişimleriyle aslına uygun olarak inşa edilen Mostar köprüsünün ruh medeniyetini simgelediğini düşünüyorum çoktandır. Peki ne var bu ruhta? Öncelikle gümbür gümbür akan nehirleri, yeşil coğrafyası ve dağlarıyla Balkanların bütün bir terkibi kuşkusuz.
Tabii siz bunu sadece coğrafi özellik olarak almayın. İnsan ruhunun bütün kıvrımları, 'bal' ve 'kan' özelliklerini koyun bu terkibe. Dağın bedene tekabül edişinden yola çıkarak hışırtıları, şırıltıları, engebeli yolları, yeşillikleri insan hakikatin bütününe uyarlayabilirsiniz.
***