Şunu hemen belirteyim: Derdimiz savaş çığırtkanlığı, milli
hassasiyetleri kaşımak, kimin ne kadar yerli veya yabancı olduğunu
deşifre etmek veya komplo teorileri üzerinden üçüncü dünyacılık
algısı oluşturmak filan değil. Bu tavırlardan on yıllarca çektik bu
ülkede. Ve pek çok katliama, faili meçhule, darbe olgunlaştırma
operasyonlarına hamaset derecesinde bu hassasiyetlere taptığımız
için yenik düştük, kullanıldık, alet edildik milletçe.
Bu şablonlara esir düştüğümüz ölçüde gerçek olan ile olmayanı ayırt
edemez hale geldik. Hem savaş çığırtkanlığı ve 'asalım keselim'
saldırganlığı yapmadan, hem de savaş ortamında sahici bir mertlik /
ahlaki bir direniş ve yiğitlik tavrı sergilemek gerektiğinde: Bunun
neresinde olacağımıza dair şahitliklere ihtiyacımız var bugün
ivedilikle.
Ve bu şahitliği yeni terimler içinden konuşmak suretiyle kayda
geçirmemiz gerek. Neden yeni terimler, yeni söylemler? Çünkü
küresel diplomasinin bugünkü 'şalala' söylemiyle gerçek anlamda bir
hak talebi, mazlumiyet veya direniş üslubu geliştirmek
imkansız.
Şimdi uçağını sayısız ihlalleri sonucu düşürdüğümüz Rusya'ya
efelenip dayılanmakla bu işler olmaz diyesi muhalif aydınların pek
çoğu.