Mücadeleyi dosdoğru olma niyetiyle kendi nefsimizde vermeye devam ediyor kimilerimiz. Çünkü bilen biliyor, içimizde olan ile âlemde olan aynı gerçeğin tezahürleri.
Anadolu’da verdiği eserlerle İslam medeniyetine ruh üflemiş binlerce gönül sultanı var. Dün olduğu gibi bugün de canlı nefes. Zira velayet emini olmayı geçmişe hapsetmek imkânsız. Veli ismi kesintisiz olarak O’nun tecellilerini ifadeye devam ediyor.
Küresel proje örgütler veya radikal terör örgütleri din adına yakıp yıkarken mücahadesinde zafer kazanarak nefsini şehit etmiş (Müslüman etmiş) Hak dostları gönlümüzde yaktıkları çerağ ile bizleri her seferinde düştüğümüz yerden kaldırıyor.
“Benim ağır kalıbım baştan başa gönül kesildi. Her zerresi senin güneşinin ziyasından inci gibi parıldıyor. Birlik noktasında senin canın benim canımdır” diyen Mevlâna’nın asırlar öncesinde kalmış, sakallı sarıklı bir pamuk dede olduğu fikrine dayanan bir tahayyülümüz var. Oldubitti, giden gitti, şimdi kurak bir iklimdeyiz sanrısıyla tarihsel bir algının tuzağına düşüyoruz.