Dağlıca saldırısı yürek yakarken... Nasıl Hrant Dink'in asla kast etmediği bir cümle yüzünden gözümüzün önünde Türklüğü aşağıladığına hükmetmişlerdi... Nasıl hiç kimsenin gücü yetmemişti onun katledilmesine engel olmaya... Erdoğan için de böyle asla kast etmediği sözleri bağlamından koparıp çarpıtarak gece gündüz servis ediyor kimileri.
Öylesine körleştiriyor ki bu nefret, canlı yayında duyduklarını dahi çarpıtan, yalan haber yayan medyanın haberine inanmak; kulaklarıyla duyduklarına şahitlik etmekten daha kolay geliyor bazılarımıza. Özellikle Gezi kalkışmasından beri bu örgütlü bir iftira atma yöntemi. O kalkışma ki, bir akşam vakti başbakanlık ofisine saldırıp yakıp yıkacak olmak dahi hoş karşılanabilmişti. Onca şiddet, hakaret, küfür ve iftiraya bel bağlayanların 'muhalefet estetiği' adına!
Bugün bu ülkenin halk tarafından yüksek bir oyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanının sözlerini sabah akşam çarpıtanlar ise gencecik çocukların Erdoğan nefreti üzerinden hayatlarının sönmesine meşruiyet kılıfı giydiriyorlar. “Bu kanlı çatışmaları Erdoğan'ın başkanlık ve saray hırsı başlattı” diye korkunç bir yalanı örgütlü biçimde her olayda kullanıyor ve gerçeğe şahit olmamıza rağmen bu yalanı durmadan yayıyorlar.