Leyla İpekçi Yeni Şafak Gazetesi

‘Özgürlük eşitlik kardeşlik’ doğduğu yerde ölürken

Fransa’da gün geçtikçe harlanan öfke ve nefret ateşinde yanan anılarım var. Ta 70’lerden beri. Hatta bir zamanların bizde de çok değer verilen meşhur sosyoloğu Alain Touraine ile 90’larda burada yayınlanan...

04 Aralık 2018 | 5.843 okunma

Fransa’da gün geçtikçe harlanan öfke ve nefret ateşinde yanan anılarım var. Ta 70’lerden beri. Hatta bir zamanların bizde de çok değer verilen meşhur sosyoloğu Alain Touraine ile 90’larda burada yayınlanan ilk kitabı için yaptığım söyleşi de var. Sözü ona getirmek üzere, öncesinden alayım mevzuyu.

80 öncesi bir yılbaşı gecesi Paris sokaklarında çıkan şiddet olaylarını hatırlıyorum, bambaşka bir ideolojinin isyankarlarıydı göstericiler. Turistler arasında tanıdıklarım vardı, nereye sığınacaklarını şaşırmışlardı. Fransızlar -ki orta ve lisede okuduğum Fransız okulundaki öğretmenlerimdi ilk tanıştıklarım- çoğunlukla öfkeli, kibirli, ukala ve muhalif olarak bilinirler. Bunun gündelik hayattaki tezahürlerini en iyi komşu Almanlar bilir.

***

Lakin bir bilen daha vardır, Fransa’da vatandaş olan milyonlarca Magripli. Alman ve Fransız arkadaşlarımın sayısından fazla olmuştur bir dönem arkadaşlık ettiğim Cezayirliler. Onlara dair en dikkatimi çeken yine ateşle ilgiliydi. Magripliler öfkelendiklerinde bir Fransız gibi sinirlenseler de içlerindeki nefret ateşi daha farklı yükseliyordu. Savunma mekanizmaları daha öndeydi saldırganlıktan.

Fransızlar, dünyanın bugünündeki modern cumhuriyetlerimizin mottası olan ama giderek içi boşalan nakaratı “özgürlük eşitlik kardeşlik” temasının kan ter ve gözyaşıyla 1789’dan beri temsilciliğini yaptıklarının her fırsatta altını çizerler. Avrupa’ya ve küresel dünyaya böyle biraz da sarkastik bir havayla bakarlar. İngilizce bilseler de daha ziyade kendi dillerini konuşmaya özen gösterirler. Bir vakitlerin küresel dili olarak Fransızca’nın yaygın olmasını çabalamak onlar için elan milliyetçiliklerinin sembolüdür.

Magriplileri de kendilerine benzedikleri ölçüde içlerine almışlardır. 80’lerde Paris’e ilk gittiğimde Afrikalı Müslümanlarla ilişkiler kültürel farklılıkların ajite edilmesi üzerine inşa edilmemişti henüz. Sağ sol çatışmaları sonrası, şiddetin maneviyatını yönlendiren hali hazırda ideolojilerdi. Dönem, maddenin de mana olduğunu bize unutturmuş iki kutuplu dünya dönemiydi.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bu mecradaki son yazı 22 Haziran 2019 | 307 Okunma İstanbul’dan Elmalı’ya beldeleri merkez yapan nefes! 18 Haziran 2019 | 141 Okunma Öğrenmenin önündeki en büyük engel: Benlik kibri 15 Haziran 2019 | 274 Okunma Siyaset meydanı da ‘akleden kalb’e dahil 11 Haziran 2019 | 62 Okunma Birlikte geçilen kapılar, tek başına girilemeyen odalar 08 Haziran 2019 | 159 Okunma