Leyla İpekçi Yeni Şafak Gazetesi

Savaşlar art niyetle başlıyor; hayatta da medyada da!

15 Temmuz sonrası çeşitli Anadolu şehirlerindeki gündelik hayata yansıyan şahitliklerden bahsettiğim Anaların duasında adlı yazımı sosyal medyada paylaştığımda şöyle bir tivit geldi: Leyla...

01 Ekim 2016 | 130 okunma

15 Temmuz sonrası çeşitli Anadolu şehirlerindeki gündelik hayata yansıyan şahitliklerden bahsettiğim Anaların duasında adlı yazımı sosyal medyada paylaştığımda şöyle bir tivit geldi: Leyla Hanım, eğer Cumartesi annelerinden de bahsetseydiniz sizin samimiyetinize inanırdım!
Yazıyı okusaydı özür diler miydi bilmiyorum. “Bugünlere dek dua eden ve kudretini gönülde canlı tuttukları güzel sözlerden alan anaların nicesine şahit olduk.” Diye yazmıştım: “Bir oğlu dağda, bir oğlu orduda katledilmiş anaların barış için döktükleri gözyaşındaki tevekkülü gördük. Kayıp oğullarını yıllardır arayan anaların yaşama arzusunda nice öksüz evlatlar şefkat buldu...”
Yeni Şafak'ta yazdığım için herhalde acılı anneler arasında bir ideolojik ayrım filan yaptığıma dair bir peşin hükmü vardı. Zira 'karşı medya'da şehit anneleri diye bir cümle kurduğunuzda hemen hamaset olarak nitelendirildiğine defalarca şahit olduk, oluyoruz.
Yıllarımızı tam da bu art niyete karşı yazarak, çizerek, sokaklarda toplanarak, her toplantıda haykırarak, durmadan iftiraya uğrayarak geçirmemişiz de, oturduğumuz yerden yalakalık yapıyoruz sanıyordu. Nereden zahmet edip yazdıklarımı araştırmaya kalkacaktı ki, küçümsemek daha kolaydı. Diğer örgütlü karalamaların yanında bu elbette çok cılız kalır ama onun da attığı çamur orada öyle kaldı.
***
Gazeteciliğe 1985 yılında Gelişim yayınlarında, Duygu Asena'ların Kadınca'sıyla başladığımda orada tanıştığım Kürt kadınlarının macerası daha tazeydi. Bir yandan Sosyoloji okuyor, bir yandan muhabirlik, röportaj, çeviri vesaire yapıyordum o bünyedeki farklı mecralarda. Derken yolum, şimdi bu gazetede köşe komşum olan Ali Saydam'ların başında olduğu Güneş yayınlarına geldi. Yıl 88'di. Onların farklı dergi maceralarında anılarım kadar tecrübem de birikti kendi çapımda. Saydam'dan yayıncılığa, dergiciliğe ve editörlüğe dair öğrendiklerim tıpkı sonradan Ercan Arıklı'dan öğreneceklerim gibi elan kulaklarımdadır.
90'ların başında Aktüel dergisinin kuruluş aşamasıyla birlikte Sabah bünyesinde inşa edilmiş ilk akıllı binada hızlandırılmış gazetecilik yıllarım başladı. Ali Bayramoğlu ile Tempo dergisinde tanıştığımda yıl 92 idi. Fransa'dan yeni dönmüştü ve akademik hayatına burada devam edecekti.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bu mecradaki son yazı 22 Haziran 2019 | 307 Okunma İstanbul’dan Elmalı’ya beldeleri merkez yapan nefes! 18 Haziran 2019 | 141 Okunma Öğrenmenin önündeki en büyük engel: Benlik kibri 15 Haziran 2019 | 274 Okunma Siyaset meydanı da ‘akleden kalb’e dahil 11 Haziran 2019 | 62 Okunma Birlikte geçilen kapılar, tek başına girilemeyen odalar 08 Haziran 2019 | 159 Okunma