Erken seçim deyip duruyoruz. Aslında her şey kendi zamanında vuku buluyor. Ne kadar az vakitte bu çok çetrefilli süreç tamamlanırsa o kadar az çekişme, cedelleşme, o kadar az yalan dolan kampanyası, o kadar az nifak fesat fitne yaşayacağız diye pek çok kişi için için sevindi bu haberi duyunca.
Bu hale geldik çünkü işte. Demokrasinin edebi ve işleyişi içinde hallolmayan kuvvet çekişmelerini ille meşruiyet dışı yöntemlerle halledelim derken herkesi kendi menfaatine kendi ikbal hırsına kilitledi bu sistem.
Gül Cumhurbaşkanı iken bir gün Anadolu yakasına motorla gelip sahile çıkacaktı. Vapur iskelesinin hemen yanındaki balık lokantasında oturan laik kitlenin çatal bıçaklı protestosuna maruz kalmıştı. Gezi günlerinin hemen akabindeydik. Hiçbir şey olmamış gibi devam etmişti yoluna.
Şimdi o kitlenin kendi içinde Türkiye’ye söz söyleyecek bir lider çıkarma uğraşı sürerken Gül’den medet umduklarını gündelik konuşmalarda duyuyor ve Allah’ın cümbüşü diyorum. Gül, o protesto karşısında sustuğu için belki de o kitleyi hiçbir zaman karşısına almadı.
***
Bu işler böyledir. Orada Gezi protestolarından mülhem çatal bıçak sesleri yüzünüzde patlarken susarsanız burada muhalif tuzakların geniş ittifak pazarlığına -birileri anlaşamadı diye- yem de olursunuz. Maksat hakkaniyet adalet olduğunda bütün ittifak pazarlıklarının ötesinde bir mert duruş vardır çünkü.