Vatanın bizdeki karşılığı mücereddir diyor, ressam arkadaşım.
Kelimesiz bir sır gibi paylaşıyorum. 15 Temmuz gecesi şehit düşen
yakınlarımızın cenazesinde birbirimize sarılırken de paylaşıyorduk
bu sırrı. Yakınları şehit olanlar da meydandaydı, gazi
kardeşlerimiz de. Milyonlarca insanın meydanlarda sustuğu bu sırdı
yine. Canını feda eden şehitler bize can katmıştı. Külliye
nöbetinde, köprüde ya da Yenikapı'da paylaştığımız slogansız,
kimliksiz, siyasetsiz sır.
Yaşadığın sürece sevdiğin şeylerin toplamının vatan olduğunu, tıpkı
bir aşık gibi kendini sevdiğine feda etmenin hiçbir analize muhtaç
olmadığını söze dökemeden öğreniyorduk 15 Temmuz'dan beri. Aşığın
kendinde benim dediği hiçbir şey kalmayana dek maşukuna vermesinin
ve külli nefese karışıp varlıkla bütün olmasının sırrı vatan
savunmasında tecelli etmişti. Açığa çıkmıştı. Yaşamadan ne kadar
bilebilirdik ki, ancak kabımız kadar paylaşıyorduk acizane.
Susarak.
***
Arkadaşım sürdürüyor: O akşam duyduğumuz salanın yankısı içimizdeki
gerçeğe dokunuyor, bunu herhalde bir ömür boyu anlatmaya
çalışacağım. Sanat bunun için var diyor. Haşmet Babaoğlu'nun
“hepimiz temel dersler sınıfında insan, devlet ve Türkiye üzerine
hızlandırılmış bir kurstan geçiyoruz sanki” deyişi geliyor aklıma.
Bir gecede bu sırla asır devirmiş gibiyiz.