Leyla İpekçi Yeni Şafak Gazetesi

Türkiye’nin mânâsından kendimize seçtiklerimiz

Neyi seçtiğimizi bir cümleyle söyleyeyim bu seçim sonuçlarına bakarak: Güçlü kudretli bir ülkenin dünyanın gerçeğine katkı sunmaya kararlı insanca yaşamak isteyen küresel vatandaşları...

26 Haziran 2018 | 109 okunma

Neyi seçtiğimizi bir cümleyle söyleyeyim bu seçim sonuçlarına bakarak: Güçlü kudretli bir ülkenin dünyanın gerçeğine katkı sunmaya kararlı insanca yaşamak isteyen küresel vatandaşları olmayı.

Tayyip Erdoğan’ın kendi partisinden daha yüksek oy oranına ulaşması elbette kaçınılmazdı. Kişilerin yönetme ve liderlik kabiliyeti yine de toplumsal manayı temsil edemiyorsa, çok çabuk kesiliyor. 16 yılda 5 genel, 3 yerel seçim, 3 referandum kazanan Ak Parti’nin pazar günkü seçimlerdeki yeni başarısı (oyları yüzde 6 oranında düşmüş olmasına rağmen) elbette lideriyle ulaşılabilecek bir başarı, dünyada örneği var mı bilmiyorum.

Fakat bu partiye oy verenlerin sosyolojisindeki değişimin dinamikleri liderin şahsi özelliklerinin çok ötesinde olmak kaydıyla bu mümkün olabildi şimdiye kadar. AK Parti’nin başarısını Tayyip beyin kişisel özelliklerine ya da kimliğine filan dayandıranların ona olan nefreti ve düşmanca tek adam söylemine bel bağlamaları bu yüzden hep yanıltıcı oldu. Zira Ak Parti’nin başarısı, Tayyip beyin temsil ettiği bir tek veriden ibaret olan özellikleri değil, çok çeşitli toplumsal manaları kendinde cem ederek taşıyabilmesinde saklıydı.

**

Ona yıllarca görkemli sarayda keyif çatıyor diyenler dahi bir tek gün bile ayaklarını sehpaya uzatıp keyif çatacak vakti olmadan mücadele ettiğini, saray diye alay ettikleri külliyede, ki külli iradenin kalbidir, vatandaşların darbecileri önlemek için şehit edildiklerini vs görmezden gelerek... Ancak bu kadar olacaktı yine diyesiyim!

Fakat buradaki manayı diri tutan en önemli faktör muhakkak ki Devlet Bahçeli’nin tavrında saklı. Nereden bakarsanız bakın, miting düzenlemeden, kampanya yapmadan, Başkan adayı çıkarmadan yani kendi partisindeki dinamikleri neredeyse sıfırlayarak Tayyip beyin liderliğini kabul etmeseydi ve partisiyle ittifak etmeseydi, Ak Parti’den kaçan oyların İyi Parti’ye, bazı yerlerde HDP’ye, hatta Saadet Partisi’ne filan gidişiyle bu kadar bile oy oranına ulaşamayacaktı iktidar partisi.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bu mecradaki son yazı 22 Haziran 2019 | 307 Okunma İstanbul’dan Elmalı’ya beldeleri merkez yapan nefes! 18 Haziran 2019 | 141 Okunma Öğrenmenin önündeki en büyük engel: Benlik kibri 15 Haziran 2019 | 274 Okunma Siyaset meydanı da ‘akleden kalb’e dahil 11 Haziran 2019 | 62 Okunma Birlikte geçilen kapılar, tek başına girilemeyen odalar 08 Haziran 2019 | 159 Okunma