Şimdi Üsküdar'da bir attar dükkanındayım. Aziz Mahmud Hüdai
Hazretlerinin eteğinde, Azat yokuşunun başında. Üst katta, ofis
olarak kullanılan bölümdeyim. Aşağısı kitapçı. Aşk ve irfan
kitapçısı. Müşteriden çok talipleri var.
Nitekim şimdi aşağıda Üsküdar'a ruh üfleyen muhabbet ehlinin
sohbeti devam ediyor. Evet bir attar dükkanı burası. Yıllar boyu
rahmetli Ahmed Yüksel Özemre'nin deyişiyle nice sohbetlerin,
himmetlerin, dostlukların nice hayırların, nice tefekküre şâyan
ibretlerin, nice füyûzatın, nice manevi tohumların ve irşadların
sebebi ve mihveri olmuş o attar dükkanının (bkz: Üsküdar'da bir
attar dükkanı / Kubbealtı yayınları) yeni çehresindeyim.
Bugünün bakışıyla, zamanın ruhunu mayalayan bir ruh dükkanı tabiri
caizse. Güzel kokuların yükseldiği, şifalı otların kaynatıldığı bir
nur mahali. Yunus'ların, Niyazi Mısri'lerin, Sunullah Gaybi'lerin,
Esrefoğlu Rumi'lerin, Nasuhi Efendilerin olduğu kadar bugünün
derviş meşreplilerinin eserleriyle kanlı canlı bir kitap
dükkanı.
Aynı zamanda bir buluşma mekanı burası. Mekana ruh veren insan
olduğundan; insan olma gayretinde bir araya gelen taliplerin
merkezi. Yalnızca kitabı değil insanı okumaya talip olanların
tabiri caizse aşk merkezi.