Etrafımda çeşitli kesim ve görüşten kim varsa neredeyse
hepsinden aynı tepkiyi iştiyorum: “Biz bu vatanı sokakta mı bulduk,
seyirci mi kalalım bunca haksızlığa, tepki vermeyelim mi yani?" Hiç
biraraya gelmesi düşünülemez olan kesimlerin bu sözleri sarf
ermesinin de elbet bu topraklarda -özellikle savaş ve işgal
dönemlerinde- karşılık bulduğu köklü bir direniş sosyolojisi
var.
Nasıl pkk'nın bir terör örgütü olmasına rağmen beğenin beğenmeyin,
bir sosyolojik tabanı varsa: Memleketini seven, yaşadığı topraklara
kendini ait hisseden, yakıp yıkmadan isyana kalkmadan muhalif olan,
başımızda adaletle hükmeden yöneticiler olsun diye dua eden,
vatanını korumak için savaşan vatandaşların da bir sosyolojisi
var.
***
Direnişini masumları katlederken gerçekleştirdiğini iddia edenlerle
direnişini kendi canını ortaya koyarak gerçekleştirenler arasında
koskoca bir niyet farkı var. Kıldan ince kılıçtan keskince bir
fark. Mustafa Kemal'in bir kesim tarafından çok eleştirilen
Çanakkale'deki meşhur komutu da bu ayrımın metafizik şerhi gibidir:
“Ben size taaruzu değil ölmeyi emrediyorum!"