Karalama kampanyaları, istikrarsızlaşma, çatıştırma,
kutuplaştırma, katliam, kan derken... Hepimiz usanmamış mıydık on
yıllardır aynı senaryoları okumaktan! Şunu seziyorduk ama:
Vicdanları kör eden Erdoğan ve AKP nefretinin böyle devam
edemeyeceğini! En azından bu şekliyle.
Halk savaşıyla, hendek kazıp canlı kalkan olarak masumları
kullanmakla, tehdit ve şantajla, her kanlı eylemi devlete yüklemek
için en şerefsiz yalanları yaymakla vs. barışın gelmeyeceğini
bilmiyor muyduk... Buna rağmen halkın hemen her kesiminin barış
istediğini, bu çatışma ve nefret siyasetinden bezdiğini... Görmüyor
muyduk, herkes kadar...
Haksızlık ve adaletsizliklerin aslına ulaşmadan onu suçsuzların
üzerine her attığınızda muhalif değil iftiracı oluyordunuz. Barış
için toplanan gençleri “bizim ölümüz” diye bağrınıza basıp,
yorumlarınızdan –ve gönlünüzden- asla ve kata vatanı için can
verenleri geçirmediğinizde... Bu memleketin her yanından şehit
cenazeleri kalkmış olduğunu, ateşin düştüğü yeri yaktığını,
gencecik insanların yarım kalmış hikayelerini umursamadığınızda...
Şu yakıcı gerçek maalesef hortlayıp duruyordu: “Hep başkalarının
evladının kanı akar. Güneydoğu'da da dahil.”