Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'yle üyelik müzakerelerinin
geçici olarak durdurulması kararı alındı. Tavsiye niteliğindeki bu
karar siyasidir, sosyolojiktir, etkisi olur olmaz. Türkiye'deki
vatandaş bırakın üzülmeyi veya kendisini eleştirmeyi, üzerindeki AB
vesayetinden kurtulduğu için çok daha hafiflemiş durumda.
Bu algıyı düzgünce ölçmek için küresel şirketlerin araştırma ve
anket yapması da boşuna maddi bir külfet olacaktır. Biz, şiddetin,
terörün, işgal ve darbelerin, vesayetin, küresel fitne ağlarının,
iç savaş provalarının on yıllardır içinde yaşayanların her anında,
her zerresinde kayıtlı bu olgu.
Üstelik de bir anda oluşmadı. Kırk yıllık geçmişi bırakalım, tam
üyelik müzakerelerinin başladığı 12 yılı da. Son beş yılımızı her
tür çığlığımıza rağmen işitmeyen, işitmek istemeyen AB siyasetinin
beceriksiz yaklaşımı, menfaat uğruna aleni terör destekçiliği ve
çaresiz inadı devam ettiği sürece de değişen bir şey olmayacak.
İşin en ironik tarafı şu ki; bu pozisyonu da devam edecek AB'nin.
Çünkü başka bir varoluş senaryosu yok. Kalmadı.