Sonradan anladık yaşadığımızı” demiş bombaların dehşetinden sağ
kurtulan bir vatandaş. Öylesine büyük bir patlama. İnsanı kendinden
çıkaran, yok eden... Öylesine bir dehşet. Şimdi ister biz maruz
kalalım bombalara, ister başkaları maruz kalsın. Hepimiz idrak
ettik ki, canımız bir. Vatanımız bir. Dökülen kan bir.
Memleketin her yerinde birlik duygusu tomurcuklanıyor bunca kan ve
dehşetin ortasında. İşgal ve sömürüyle, canlı bombayla, şantaj ve
tehditle zapt ettiğiniz yerde ancak kadavra medeniyeti kurulabilir
çünkü.
Uzun süredir küresel bir kuşatma olup olmadığını dahi tartışmaktan
etkili ve erken tedbirler alamadık. Varsa yoksa Erdoğan nefreti.
Bizi kör eden, kuşatmanın vahametini saklayan en büyük operasyon
buydu. Erdoğan'a kızsanız da başka ülkemiz yok, bu çok uzun süredir
Türkiye meselesi diyenler sayesinde darbe girişimi önlendi 15
Temmuz gecesi. Hem de onların canı pahasına. Olan bitene yabancı
kalmaya ısrarla devam edenlerin dahi hayatı bu şekilde
kurtuldu.
***
Son bir yıldır Türkiye'de darbe olacağına dair onlarca ortam
olgunlaştırma yazısı yayınlanmış Amerika'da. Onlarca asker polis ve
sivil Güneydoğu'da hendek ve mayınlarla değil durduk yere şehit
olmuş gibi bir zafiyet üzerinden değerlendiriliyordu.
“Ortadoğu'daki kan gölünün müsebbibi Erdoğan'dır” yaklaşımı baş
tacı ediliyordu. Hunhar Türk ordusu Kürt vatandaşları katlediyor
denilirken, orduda şehit düşen Kürtleri anan yoktu.
Pentagon, İncirlik'teki aileleri ülkelerine çağıralı aylar olmuştu.
Bir habere göre, Türkiye'de iç savaş çıkacağını söylüyorlarmış.
Doğrudur, eğridir bilinmez. Ama şu çok net: İç savaş için yine ve
bir kez daha her yol deneniyor bu ülkede. 15 Temmuz'dan sonra
Türkiye'yi yönetilmez kılmak, teröre teslim ederek olası bir
küresel müdahaleye zemin oluşturmak... Bundan bahsediliyor. Eğer iç
savaş çıkarılamazsa, ki bunun artık kolay olmayacağı kanıtlandı, en
azından işgal için bir zemin oluşturmaları gerekiyor.