Birbirine benzemek için kıyasıya yarışılan bir dünyadayız. Toplumu var eden değerler azalmaya başlayınca yığın denilen insan kalabalığı ortay çıktı. Bu tür değerlendirmeler geçen yüzyıl tartışıldı. Dün endişe taşıdığımız sorunları unutturan daha büyük sorunlar var önümüzde.
Toplumu aydınlatma görevine haiz olsun olmasın herkes aynı çarkın içinde. Popüler kültürün nabzının attığı alanlar hayata iyice sokulmaya başladı. Çarşı pazar kültür öğeleriyle donanmıştı. Birden ortaya çıkan AVM’ler insanın ekseninde döndüğü merkezler haline geldi. Dolayısıyla geçmişte çarşıya çıkmaktan imtina eden ilim erbabı bugün birer efsane olarak anılıyor.
Yığın kültürü insanlar arasında konumu sıfırlayan bir düzenek. İnsanı sayısal değere dönüştürüyor. Önce kendisine bir numara veriyor. Bugün dünyada her insanın bir çok sayısal tanımı vardır. Vatandaşlık, kimlik, kan sayımı, telefon no, zeka yaşı derken ruhsal ölçeklerle birlikte artık sayısal bir varlığa dönüştük. Afrikalılar her ne kadar sayı devrimi yaşamasa da onlar sayı dünyasına terfi etme tutkusundalar.
Küresel sektörler marifetiyle insanın kullandığı her şey artık bir numaraya sahip. Barkod denilen numara sayesinde onaylanmış ve test edilmiş ürünleri kullanıyoruz. Barkodlu her ürün güvenle tüketiliyor. Günümüz insanı marketten dıt dıt öten barkod seremonisi ile çıkıyor. Kasiyer ile müşteri arasındaki iletişimi barkod okuyucular belirliyor.
Sektör medeniyetinin insanlara hediye ettiği bir kültür var. Onları mutsuz ettikten sonra, mutlu olabileceği alanlar açıyor. Bunların başında alış veriş merkezleri var. Tüketim kültürü birçok şeyi ihtiyaç olarak insan önüne yığıyor. Modern çarşılar, giderek insanın sosyalleştiği alanlara dönüşüyor. AVM’ler can sıkıntısı yaşayanların uğrak yerleri artık. Bu ortamlar terapötik bir etki amacıyla dizayn edildiği gözden kaçmıyor.
‘Yüzyılın insanının alışiveriş kültürü bu’ deyip geçebiliriz, ancak insan üzerindeki etkisine baktığımızda sadece bir alışveriş olmadığını görmekteyiz.