Her taşın altından ego çıkıyor. Yeni ebeveynler eski ebeveynlere göre daha kırılgan. Sabır ve tahammül duyguları az gelişmiş. Hayatın cilvelerine karşı dirençleri zayıf. Bu tablonun çocuklar üzerinde olumsuz yansımaları var. Çocuklarınaa karşı bir yetişkinden çok ağabey, abla ya da arkadaş rolüne girenler var. Kimse bunun farkında değil. Çünkü küresel çapta yükselen ebeveyn modeli böyle. Sebep; eğitilmemiş ego. Fakat Freud'un elletmediği ego değil bu. Terbiye mektebinde sınıfta kalan kadim nefs enerjsi! Kendini bilme mevzusu. Sen kendin bilmezsen ya bu nice okumaktır!
Nefsinizin üzerine gitmediğinizde acısı çocuklardan çıkıyor. Hatta nefsinize hakim olmadığınızda çocuklarda davranış bozukluğunu pekiştirebilirsiniz. Bir örnek vermek gerekirse; baba araba kullandığı halde telefonda yüksek sesle arkadaşıyla konuşmaktadır. Dışarda gürültü olduğu için camlar kapalıdır. Karısı artık yeter sonra konuşursun deyince, adam öfkelendiği için tınmıyor. Aynı ses tonuyla devam ediyor. Derken ani bir fren yapıyor, kadın bağırırak “yeter artık şu telefonu kapat” diyor. Tartışma devam edince çocuk ağlamaya başlıyor. Anne çocuğu sakinleştirmeye çalışıyor. Baba ise “tamam ağlama kapattım işte” diyor.
Sonuçta babanın dizginleyemeyen ego doyumu, çocuk tarafından durdurulmuş oldu. Fakat iş bununla kalmadı, çocuk aile üzerinde ağlayarak denetim kurmayı öğrendi. Anne ve babanın tutumu çocuğun davranış bozukluğunu pekiştirdi. Anne çocuğun sakinleşmesini tek hedef olarak gördüğü için, babaya yüklendi. Anne, çocuk sakinleştikten sonra; anne babaların zaman zaman bu durumları yaşayabileceğini anlatmadı. Yetişkinlerin tutumları ne olursa olsun ilk kuralın saygı olması gerektiğini de… Bunun yerine kocasına öfkesi nedeniyle tepki gösterdi. Aynı zamanda babayı çocuk gözünde etiketledi. Çocuğun ağlayarak sonuç almasının, ebeveyn üzerinde otorite kurmak anlamına geleceğini düşünemedi. Böylece istenmeyen davranış bozukluklarına davetiye çıkardı.
Modern ruh bilimciler çocuk merkezli aile yapılanmasını ileri sürdükleri için, yeni aile modelinde ebeveyn ve çocuk rolleri giderek eşitlenmeye başladı. Batıda artık anne babalar çocuklarıyla arkadaş olmak istiyor. Bir bakıma kimi ülkelerde çocukların on sekiz yaşından sonra devlet güvencesine geçerek aileden uzaklaşması, ebeveynin kırılgan egolarını akla getiriyor. Bir çocuğun sorumluluğunu almak ve yetiştirmek, salgın hastalık gibi yayılan, egosantrik anne babaların kaçındıkları bir sorun.
Çocukların hayatın yükleri konusunda sorumluluk almadıkları halde, ailede nasıl öne çıktıkları yine ego ile açıklanabilir. Modern bilim, anne ve babayı çocuk karşısında ‘hazır ol' da bekletirken, çocuğun yetişkinlikte karşılaşacağı zorluklara nasıl hazırlanacağı konusunda girmiyor. Akademik süreç bu açığı kapatabilir mi?
Geleneksel ‘ebeveyn çocuk' rollerinde anne baba merkezli aile yapısı vardı. Çocuk bütün gerilim ve sınanmaları paylaşırdı. Çocuğun gözünden bir şey kaçırılmazdı. Örneğin Kurban Bayramlarında çocuk kurbanın kesildiğini görürdü. Çocuk kurbandan kaçırılmazdı. Sonuçta peygamberlerin atası İsmail'de genç yaşta boynuna bıçak dayanan bir kurbandı. Kurban fıtrattı ve fıtrat çocuk ruhunda ağırlık oluşturmazdı.