Madde kullanımı giderek yaygınlaşırken üzerinde durulması gereken noktalar çeşitleniyor. Artık bir proje olduğu anlaşılan sentetik uyuşturucuların hiçbir sosyal katman ayrımı olmaksızın bütün kesimleri etkilediği görülmektedir. Evinden dışarıya çıkan her çocuk risk altında. Duyduğum son kurban İstanbul’un sosyoekonomik yapısı yüksek semtlerinden birinde metamfetamine başlatılan on yaşında bir çocuk. Bu çocuğa niçin tuzak kurulduğu bilinmiyor. Genellikle esrarla başlatılan kurbanların aksine acımadan ağır madde verilmiş. Sinir sistemi üzerinde aşırı uyarıcı etkisiyle günlerce canlılık veren bir madde. Tabii bu arada başta beyin olmak üzere vücudu hızla deforme ettiği biliniyor. Uykusuz geçen günler sonucunda beyin kanamasına yolaçtığı vakalar var.
Bağımlılık, tarihinde hiç görülmedik şekilde çeşitlenen ve her geçen yeni bir riskle gündemden düşmeyen bir sorun. Peki ne yapmalı? Çözümde iki aşama var. Bağımlılığı önleme ve bağımlılıktan kurtarma çalışmaları.
Önleme çalışmalarına baktığımızda STK ve kamuda sıkça yapılan toplantılar dikkat çekiyor. Buna karşın madde kullanımının önlenemez yükselişi devam ediyor. Gençler ve yeni ergenler internetten bir uygulamayı indirir gibi maddeyi denemek istiyor. Gencin çevreden bir tanıdığının kullanıcı olması yeterli. Merak duygusuyla yöneliyor. Bunun yanında uyuşturucu şebekelerinin kurbanı olanların sayısı az değil. Bunların bir kısmı para bulamadığı için yaşadıkları yoksunluk nedeniyle bu şebekelerin eline düşüyor. Kimileri yem olarak polisin önüne atılıyor. Şebeke yapısı hakkında bilgisi olmayan bu çocuklar satış yaparken suçüstü yakalanıyor. Fakat geride daha büyük işler kendi yolunda devam ediyor.
Riskin boyutları büyük. Bir yandan giderek artan yeni tasarım maddeler ve satış kolaylığı, öte yandan oldukça yavaş ilerleyen sağaltım çalışmaları. Hayata döndürme çabaları için sadece detoksifikasyon yeterli değil. AMATEM aylar sonrasına gün veriyor. Bu sebeple kuruma başvurmayan veya uzun süre beklemeyip umudunu yitiren bağımlılar var.
Bağımlıların AMATEM gibi kurumlarda detoks işleminin yanı sıra, yapılan iyileştirme çalışmaları yeterli olmamaktadır. Bağımlının sadece vücudunun maddeden arınması ve yoksunluk krizinden kurtulması çözüm değil. Bu şekilde hayata entegre olmaya çalışanların yaklaşık dörtte üçü nüks yaşamaktadır. Ayıklığın kalıcı olabilmesi için benliğin bağımlılık durumundan çıkması gerekir. Bu nedenle bağımlıyı hayata hazırlayan, yeni hayata karşı güven duyabileceği ve her riskli durumda maddeye kaymadan yaşam becerisi kazanacağı rehabilitasyon merkezleri açılmalıdır. İstanbul’da ve Anadolu’da bir kaç merkezde hizmet veren kurumlar bağımlı potansiyelinin hayli gerisinde.
Türkiye’de yapılacak rehabilitasyon çalışmalarında iki model belirlenmelidir. Kamp ve rehabilitasyon merkezleri. Kamplar her ilde, yatay binalarda ve doğa içinde olmalıdır. Bu kamplarda, spor, beceri kursları, değerler eğitimi, sinema, drama, tiyatro, müzik ve resim gibi etkinlikler programlı bir şekilde uygulanmalıdır. Bağımlının rehabilitasyon merkezinde yatış süreci kişiye göre değişmelidir. Sağlık ekibi tarafından bu süre belirlenebilir.