Ramazan ayının son on gününe girdik. İçe yolculuk yapmak için son günler. İçe yolculuk yapan kişi kendisiyle tanışır. Sadeleşir ve üzerine bir gariplik çöker. Kalbinde itminan heyecanları yaşar.
Beden ve ruhun mahviyet kalıbında dövüldüğü günlerdeyiz. Gariplerin taşıdığı sırları anlama zamanı.
Ramazanın hikmetler barındırır. Bu ayda ruhla beden arasında hikmetli geçişler sağlanır. İftar sofralarını abartarak orucun hikmetinden uzaklaştırmadığınız sürece ruhunuza güzel dokunuşlar hissedersiniz. Ne ki beden hapishanesinden kurtulmak için eşsiz bir imkandır.
On gün isimsiz ve sıfatsız ‘ol’malı. Saygınlık, titr, unvan ve statüten, hicret etmeli garipliğe. Hayalleri ve gerçekleri nasıl olsa burada bırakarak öte aleme göçeceğiz. Ramazan sahip olduğumuz varlıkları ruhsal varlıklarımızın ayrıştıran bir ayna. Mana zenginliğini seyre koyulduğunuz bir ayna.
On gün; kulluk mertebesine yükselme günleri. Gariplik yani yakınlaşma günlerinde kul gibi nasıl yaşamalı? Ramazan, kul ve muhatabı arasında geçen bir sırdır. Öteki beğenilere ara vererek kendini Rabbine beğendirme günleridir. İnsanlar arasında arzu edilen saygınlık yerine izzet ile yükselme zamanıdır.
Ramazan değişime çağırır. Mesajlar verir. Günleri aç ve susuz geçirmenin hakikatine kapı aralar. Peki, açlık günlerinin sonunda ne gerçekleşir? Benlik yeniden inşa ‘ol’acaktır sonunda. Açlık günlerinde olmak ya da ‘ol’mak! Olmak için açlığın ötesini geçmek. İç yolculuğa başlamak.