Beden kontrolünde yaşayıp giderken, Ramazan geldi ve bu gidişe ‘dur’ deyiverdi.
Ruh, beden denilen Burak atına binmek için yaratıldı. Ete kemiğe bürünüp insan diye göründü. Akıl ve kalp ruhu kanatlandırmak için vardı. Fakat nefs denilen dürtü kaynağının silahlara sahipti. Ruhun özgürlüğüne pranga vurmak için karşısına dikildi. Yasak meyve vakası Adem’den beri bu çatışmayı temsil eden ilk örnek.
Hayat döngüsünün en yaygın belirleyicisi bedendir. Duyular, dürtüler ve ego bileşenleri. Beden algısı kaçınılmaz bir şekilde zaman dilimlere böler. Üç öğün ile gün kaydına damgasına vurur. Bedeni dinlendirme ihtiyacı ve bakımı için zaman harcanır. Giyim için ayna karşısında seremoniler düzenlenir. Buna benzer ilgiler karşısında beden bir gün kral tahtına kurulur.
Yapılan araştırmalara göre ‘seküler’ insan hayatının 23 yılı uykuyla geçmektedir. 4 yıl yiyerek geçirilirken, tükettiği yiyecek miktarı 10 fil ağırlığındadır. Doğal olarak 1 buçuk yıl ise tuvalette harcanmaktadır.
Garipsenecek bir durum yok. İnsan hayat için gerekli yiyecek ve konforu elde etmek için çalışmak zorundadır. Bunun için ortalama 10 yıl iş hayatına tekabül eder. Küçük detaylarda bir çok uğraşı karşımıza çıkar. Örneğin ev hanımları ömrün 3 yılını bulaşık 3 yılını yemek yaparak geçirir. Formda kalmanın bedeli ise oldukça ağırdır. Kimi hanımlar ömürlerinin 10 yılını zayıflamak için harcarlar. Aylarca zaman alan benzer birçok ayrıntı var. Liste uzayıp gidiyor.
Son dönemde ise tablo değişmeye başladı. Cihazla geçirilen zaman ruhun inşirah alanını daha çok azalttı. 1990’dan sonra dünyaya geldiyseniz hayatınız dijital serpintiye maruz kalacak demektir. Ömrünüzün en az 10 yılı teknoloji kullanımı ile geçer. Sadece gençler mi artık bütün yaş dönemleri bağımlılık riski altında. Eğlence teknolojisi insanın haz algısını bedenden zihine doğru transfer etmektedir. Zihinsel/duygusal takılmalarla birlikte bağımlı insan kültürü yaygınlaşmaktadır.