Suriye’nin en gözde, en mübarek şehri olan "Şam-ı Şerif"
Osmanlı'nın idaresinden çıkarak, 1 Ekim 1918’de bölgedeki İngiliz
işgalci kuvvetlerin eline geçti.
Yaklaşık 100 sene evvel yaşanan bu elim hadise, İslâmın bağrına bir
hançer gibi saplandı. Bu hançeri saplandığı yerden çıkarmak bir
yana, aynı topraklarda yaşayan—çoğu maşa—ahmak gruplar, işgalcilere
bile rahmet okutacak derecede, yek diğerini boğazlamakla
meşgul.
Oysa Suriye-Filistin Cephesi, 100 yıl önce vuku bulan işgal döneminden evvelki 400 yıllık (1517-1917) zaman içinde tarihin en mutlu, en huzurlu, en güvenli devresini yaşadı.
Tekrar o mânâdaki bir devir yaşanabilir mi? Böyle bir şey mümkün mü? Şüphesiz Allah bilir; ancak, şayet huzur-güven avdet edecekse, yine Sultan Selim’in temel gayesi olan “İttihad-ı İslâm” fikriyatının kemâl-i şuurla idrak edilmesi lâzım, hatta elzemdir.