Darbe döneminin devlet başkanı Kenan Evren, dün devlet
mezarlığına defnedildi. Bu önemli bir gelişmedir.
Ama, asıl önemli olan, Evren Paşanın hem lideri, hem de sembol ismi
olduğu “12 Eylül Darbesi”ni tarihe gömmektir.
Bu iş ve işlem yapılmadığı müddetçe, hiç kimse öyle ortalara çıkıp da demokrasi adına övünmesin, böbürlenmesin. Zira, ciddî ve samimî olmadığı gibi, inandırıcı da olmaz. Sırıtır durur.
Evet, “12 Eylül” damgasını taşıyan, darbe ürünü sayılan bilumum tasarrufu geçersiz kılıp devre dışı etmediğimiz müddetçe, devlet ve millet olarak hürriyet, adâlet ve demokrasi adına rüştümüzü ispat etmiş sayılamayız.
Bu açık noktayı, hiç kimse “ama, lâkin, fakat...”larla lütfen sulandırmaya ve zihinleri bulandırmaya çalışmasın.
* * *
Dikkatle bakar mısınız?
12 Eylül Darbesinin üzerinden 35 yıl geçti. Cunta üyeleri birer birer ölüp gitti. İşte, darbenin lideri olan Kenan Paşa da göçtü gitti.
Ama gelin görün ki, o vahşi darbenin tasarrufu olan uygulamalar büyük çapta devam ediyor.
Esasen, bu durum, bu vatanda hükmeden Süfyaniyetin bir göstergesi mahiyetini taşıdığı gibi, aynı zamanda onun görünmez gizli kuvvetini ibraz ediyor. Yani, Süfyanlar-Deccaller ölür, gider ve fakat Süfyaniyet ve Deccaliyet, hayatiyetini bir şekilde devam ettirir.
İşte, asıl dert, asıl mesele de bu noktada karşımıza çıkıyor.