Kur’ân hizmetkârları, aralarındaki vahdet ve ittihada, birlik ve
beraberlik ruhuna bin siyaseti fedâ etmeli.
Zaman âhirzaman olduğu için, ne yazık ki, bunun tam tersini
yapanlar oldu, oluyor. Evet, vâ-esefâ “bir siyaset uğruna bin
kardeş”ini gözden çıkaran, fedâ edenlere rastladık, bu acip
zamanda.
İşte, derinden derine bir aldanıştır bu. Gaddar siyasetin yalancı propaganlarına düpedüz aldanmaktır bu. Kâinatta hiçbir şeye âlet edilmeyen kudsî bir dâvâyı fenâ ve fâni dünya siyasetine bir nevî kurban etmektir bu...
Fakat, gaflet perdesi öylesine kalınlaşmıştı ki, pekçok kardeşimiz yaşanan vahâmetin farkına varamadığı gibi, yıllardır sürüp giden kâbus dizisinin artık sona doğru yaklaştığını da fark edemedi. Biz ise, bu vahim hâlin şiddetli teessürünü, ıztırabını tâ yüreğimizde hissediyorduk.
İşte, bu meyandaki hissiyatımızı ifade sadedinde, geçen yılın başlarında aşağıda okuyacağınız nidâî sözleri satırlara döktük. Buyrun, 10 Ocak 2014 tarihli o yazıyı-özet halinde-bir kez daha okuyalım.
Gel! Hür ol, kul ol, mert ol!
Ey serkeş nefsim ve ey hayali arkadaşım!
Nedir bu telâşın? Niçin tedirgin oldun? Neden strese girdin böyle?