Mahkemelerin nihaî kararıyla henüz kesinlik kazanmayan FETÖ
tâbirini isteyerek, benimseyerek veya kabullenerek
kullanmıyorum.
Bu tâbir, yaygın hale geldiği ve âdeta “umumu’l-belvâ” sûretini
aldığından, iktibâsen, yahut târif için kullanıyorum.
Bu meseledeki gerekçemi şöylece sıralayabilirim:
* Öcalan’ın lideri olduğu “Partiye Kârkıre Kürdistan”ın bizzat kendisi PKK kısaltmasını kabul ve ilân ederek faaliyete başladı. ASALA, IŞİD-DAEŞ, DHKP-C gibi örgütler de öyle. ETÖ (Ergenekon Terör Örgütü) ile FETÖ (Fetullahçı Terör Örgütü) ise öyle değil. Bununla kast edilenler, böyle bir isim veya kısaltma ile anılmayı asla kabul etmediler ve etmiyorlar.
* ETÖ, yani “Ergenekoncular” diye anılan yapı, medya ve siyasetin dilinde yıllarca “terör örgütü” yaftasıyla anıldı. Mahkeme, yıllar sonra “Bu ismi taşıyan bir örgüt tesbit edilemedi” meâlinde nihaî kararını verdi. Dahası, meselenin seyri tam tersine döndü ve bu şekildeki bir yaftalama ile yapılan operasyonların, aslında “Millî orduya kurulan bir kumpas” olduğu noktasına gelindi. Dolayısıyla, ciddî ciddî ETÖ tabirini kullanan ve bunu dayatmaya çalışanlar, fenâ halde açığa düşmüş oldular.