Yaşı bir asra yaklaşan bağımsız bir devletimiz var. Adı: Türkiye
Cumhuriyeti Devleti.
Kuruluşunda, bu devletin dini “Din-i İslâm” idi.
Doğrusu, öyle de olması gerekiyordu; çünkü, cumhurun (halkın) kendisi mutlak ekseriyetle Müslümandı.
Kuruluşundan sadece beş yıl kadar sonra, tam bir kurnazlıkla Anayasadan bu “Din-i İslâm” maddesi çıkarılıp atıldı.
Böylelikle, resmiyette “dini olmayan” ucûbe bir devletle başbaşa kaldık.
Evet, ucûbedir bu. Çünkü, cumhurun kendisi İslâm; onun kanı ve canı üzerinde bina edilen devletin dini İslâm; ama, ona hiç sorulmadan, hiç referandum yapmaya bile gerek duyulmadan, üstelik kuruluş maksadından tamanen sapılarak, bu devletin var olan “din”i bir tür “de-facto” ile yok ediliyor, yahut yok hükmünde sayılıyor.
Bunun geçerli bir mantığı yoktur.
Bu doğrudan doğruya “arkadan iş çevirme”dir.
Zira, Cumhuriyetin temel taşı olan bir husus, cumhura sorulmadan, hele hele ondan gizli bir sûrette ortadan kaldırılamaz.
Böyle gizli-kapaklı bir işin, üstelik cumhur adına yapılmış olması, aslında skandalların en büyüğüdür. Hiçbir şekilde kabul edilemez.