Reis, ama cumhurdan kopuk
Cumhuriyet güzeldir; en güzel, en ideal rejimin adıdır. Ona sahip çıkmalı, düşmanı olmamalı.
Cumhuriyete düşman olan, aslında halkın düşmanıdır.
Bu güzel sisteme sahip çıkıyor gibi yapıp içini boşaltan, ruhunu-özünü zedeleyenler ise, aslında halk denilen cumhurun da, Cumhuriyetin de baş düşmanıdır.
İster bilsin, ister bilmesin; netice aynıdır, değişmez.
* * *
90 küsûr yıllık Cumhuriyet dönemi tarihimizde seçilen cumhurbaşkanlarının en büyük eksiği veya zaafı, cumhurdan kopuk şekilde yaşamalarıdır.
Cumhurun reisi oldular, ama cumhur ile kaynaşmayı, haşır-neşir olmayı bir türlü sağlayamadılar.
Bilhassa, seçildikten sonraki hayat standartları ve yaşayış tarzları ile halkın yaşayış hali arasında, hiç mübalâğasız “Dağlar kadar fark var” denilebilir.
Sadece aysberg kàbilinden görülebilen lüks, debdebe, israf, ihtişam..., cumhurun moralini bozmaya yetip artıyor bile...
Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının gözleri önünde duran, durmaya devam eden bir handikap, bir paradokstur: Cumhura reis oldular; ama, cumhurdan kopuk bir hayat sürdüler.