İktidardaki AKP, 7 Haziran’daki genel seçimden birinci çıkmasına
ve en yüksek oy miktarını alan parti olmasına rağmen, yine de izâhı
pek müşkil bir travma hali yaşıyor.
Bu parti, sanki büyük bir hezimete uğramış gibi. Sanki, dünyası
başına yıkılmış gibi. Sanki, sonun başlangıcını görmüş veya
hissetmiş gibi. Vesâire...
Bu halin, şüphesiz birden çok sebebi var. Bir kısmını aşağıdaki şekilde sıralamak mümkün.
BİR: AKP, çok dramatik bir düşüş hali yaşadı. Yüzde 50’ler sınırındaki oy potansiyeli, hiç ummadıkları ve hiç beklemedikleri şekilde düştü ve yüzde 10 civarında erozyona uğradı.
İKİ: Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri için “Bölgede hâlâ en büyük parti biziz” dedikleri halde, vilâyetlerin çoğunda adeta sıfıra müncer oldular. Milletvekili bazında birçok ilde resmen silinip gittiler.
ÜÇ: Cumhurbaşkanı Erdoğan, parlamenter sistemiyle yönetilen Türkiye ve belki de dünya tarihinde eşi-benzeri görülmedik şekilde seçim kampanyasına dahil olduğu halde, bu parti, yükseliş yerine tam aksi yönde bir hareketle düşüş trendine girdi.
Yapılan hemen bütün anket sonuçlarına göre, Erdoğan’ın kredibilitesi AKP’nin birkaç puan önünde görünüyor. Ama, Erdoğan hem kendini, hem de Cumhurbaşkanlığı makamını bütünüyle ortaya koyduğu halde, yine de mâlum mâküs talihi yenemedi.