Baro Başkanı Tahir Elçi, dünyada ikinci bir örneği bulunmayan Diyarbakır’daki “dört sütun ayaklı minare”nin önünde katledildi.
Onu kimin vurduğu henüz belli değil. Tetikçi bulunsa bile, onu hedef olarak seçen azmettiricinin kim olduğu muhtemelen yine meçhûl kalacak. Tıpkı, şimdiye kadar yaşanan binlerce örnekte olduğu gibi...
Azmettiriciler bulunsun bulunmasın, bizim nazarımızda birinci derecede sorumlu ve günah ortağı Kemalist zihniyet ile onun gayr-ı meşrû veledi olan PKK’dır.
Bu ikili, “iki ucu kanlı değnek” misali, bugüne kadar on binlerce vatan evlâdının kàtili iken, aynı zamanda “milletin hâmisi” rolünü de oynayabilen münafık tabiatlı “sınır tanımaz zalimler”dir.
Hemen şunu da ifade edelim ki: Bu aziz millet, bu ikili mendeburu aklından ve kalbinden söküp atmadığı müddetçe, huzur ve güven içinde yaşaması asla mümkün değil.
Mazlumlar arasında ayrımcılık yapılmaz
Av. Elçi ve bir grup meslektaşı, o gün o saatte, sütunları bir sûikaste maruz kalan o dört ayaklı minarenin hukukunu savunmak için oraya gelmişlerdi.
Tam da yaptıkları “huzur, barış ve antiterör” eksenli açıklama sona ermişti ki, hemen oracıkta, âniden ve peşpeşe silâhlar patlamaya başladı.
Ortamın maksimum derecede terörize edildiği dakikalar, hatta saniyeler içinde, namluların çevrildiği Elçi ile polisler ardı ardına vurularak katledildi.