Kim ne derse desin, AKP’nin siyasî lideri halen de Tayyip
Erdoğan’dır. Kurulması muhtemel koalisyon formüllerini, yine
kendisi geliştiriyor. İnisiyatif halen onda.
Ne var ki, yeni hükümetin kurulmasıyla birlikte, Erdoğan’ın konumu
gibi herşeye müdahaleci ve belirleyici tavrı da büyük çapta
değişecek, değişmek zorunda.
Çünkü, seçim kampanyasında devletin imkânlarını da seferberlik ederek vargücünü ortaya koyup bunu fütursuzca kullandığı halde, yine de gerilemekten, oy kaybetmekten partisini kurtaramadı.
Öte yandan, hiçbir koalisyon ortağı, onun bilindik tavrını sürdürmesine razı değil ve olamaz. Diğer partilerin tümü, seçim kampanyası boyunca bu hususu dillendirdi, milletin önünde namus-şeref sözü verdi.
Neticede, seçmen, muhalefet liderlerine bir cihette inandı ve Erdoğan’a 13 yıldır vermiş olduğu yüksek krediyi kısmen de olsa geri çekti.
Böylelikle, geçen sene yüzde 52 oranında halk desteği alarak Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan, son genel seçimde 11 puan gerileyerek, hayatının en ağır, en travmatik, hatta en dramatik yenilgisini tatmış oldu.
Güvenin sarsılması