Said Nursî, hayatının son otuz beş senesini Kemalist Devletin
takip ve tarassutu altında geçirdi.
Eserleri olan Nur Risâleleri ise, tam elli sene müddetle (1935-85)
aynı takip ve taharriye mâruz kaldı.
Üstad Bediüzzaman’ı talebeleriyle birlikte mahkemeden mahkemeye sürükleyip onları Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılayanlar, Nur Risâlelerini yasaklatmak için de ellerinden geleni yapmaktan geri durmadılar.
Fakat, bir halt edemediler. Maksatlarına vâsıl olamadılar.
Ne var ki, mücadeleden de vazgeçmediler. Hapis ve mahkeme ile cezalandırma yerine, metot değiştirerek bu kez “din perdesi altında” hücûma geçtiler.
Bu düşmanca mücadelelerini, bilhassa son yıllarda ahtapotun kolları gibi muhtelifül-cins dindar-muhafazakâr görünümlü adamların elliyle tırmandırmaya başladılar.