Başını İngilizlerin çektiği devlet ve hükûmetlerin Osmanlı’ya ve
Müslümanlara yapmadığı kötülük yok. Üstelik, yüz yıllar boyu...
Şimdi, “kaderin adâleti” ile ettiğini bulmaya, ektiğini biçmeye
başladı.
Coğrafî olarak İslâm diyârından en uzak ülkelerden biridir
İngiltere.
Coğrafî durum böyle olduğu halde, İngilizler, Müslüman topluluklarının içine en çok sızan, en çok sömüren, onlara en çok zulmeden ve her fırsatta Müslümanlarla savaşa tutuşan milletlerin başında geliyor.
Bakınız, onlarla sınır komşusu olmadığımız halde, I. Dünya Savaşı ve sonrasında hemen bütün cephelerde karşımızda İngiltere’ye bağlı kuvvetler veya bizatihi “İngiliz siyaseti” var: Hicaz Bölgesinde, Filistin-Sînâ Cephesinde, Suriye-Irak Cephesinde, Çanakkale Boğazında, Anzak Çıkarmasında, Gelibolu Yarımadasında, Nablus Savaşında, Kanal Harekâtında, İstanbul’un işgalinde, Samsun Canik’te, Kıbrıs’ta, Musul-Kerkük’te, Anadolu’daki istilâcı Yunan kuvvetlerinin arkasında, Lozan’da, vesaire...
Esasında bunların her biri başlı başına işlenecek, üzerinde durulacak konular. Fakat, şimdilik İngilizlerin Birinci Dünya Savaşı sonlarında esir aldıkları Osmanlı askerlerine revâ gördüğü “asitli işkence”den bir miktar söz etmek istiyoruz.
Krizol (Cresol) ile işkence
Birinci Dünya Savaşı sonrasına ait, ortaya az da olsa yeni bazı bilgi ve belgelerin çıkması, yer yer şok etkisi meydana getiriyor.
Bahsimize konu olan tarihî hadiseye dair mâlûmatın özeti şudur: Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlere esir düşen 15 bin kadar askerimiz, Mısır’daki “Osmanlı Usera-yı Harbiye Kampı”nda, aşırı krizol (yakıcı asit) maddesi bulunan havuzlara zorla sokularak gözleri haşlandı ve pekçoğu kör olup hiç göremez bir hale geldi.
Bu arada, o acı vak’aya dair bazı bilgi ve belgelerin Genelkurmay'ın arşivinde bulunduğunu hatırlatmış olalım.
Millî Savunma eski Bakanı İsmet Yılmaz, 2013’te Ankara Milletvekili Sinan Aygün’ün konuyla ilgili sorusuna cevaben yaptığı açıklamada, Mısır'dan İzmir'e gelen mâlul esir