GÜNÜN TARİHİ 19 Aralık 1941
Öncelikle “kaht û gàlâ”nın lûgât mânasını vererek başlayalım: Bu terkipli tâbir “Yokluk, yoksulluk, kıtlık, kuraklık...” gibi mânâları ihtivâ ediyor.
Bu olağanüstü ve dahi olağandışı dönem, takriben altı-yedi sene müddetle (1939-46) çok ağır şekilde hissedilerek devam etti.
O yıllardaki İkinci Dünya Harbinin maddî-manevî korkusu ve dolaylı etkileri bir yana, Türkiye’nin ayrıca kendi içinde yaşadığı “ağır musîbetler dönemi” olarak da tarihe geçti: Peşpeşe gelen zelzele musîbetinin sarsıcı etkileri sürüp giderken, bir yandan da hem sel, hem kuraklık, ayrıca kıtlık ve yangınlar, adeta kesintisiz şekilde yaşanageldi.
Şimdi, “ekmek karnesi”nin de damgasını vurduğu bütün bu belâ ve musîbetler zincirinin yakıcı ve yıkıcı halkalarına şöyle kısaca bir nazar gezdirelim.
Ekmek, artık karne ile
Günahkâr tek parti hükûmetinin 19 Aralık 1941’de almış olduğu olağanüstü bir kararla, ekmek tüketimi karneye bağlandı.
Ocak ayı başlarında Türkiye genelinde fiilen uygulanmaya başlanan bu karara göre, isteyen istediği kadar fırından ekmek alamıyor. Her aileye düşen ekmek miktarı, aile reislerinden alınan ve muhtarlıkça tasdik edilen beyannamelere göre belirleniyor. Bu beyannameler esas alınarak, her aile adına bir "ekmek karnesi" düzenleniyor ve ekmek miktarı ona göre veriliyor.
* * *
Ne acip ve gariptir ki, yine aynı gün içinde hükûmetin almış olduğu bir başka kararla da, ekmek fiyatlarına % 106 gibi çok yüksek oranda zam yaptı. Buna göre, 19 Aralığa kadar 8 kuruş olan ekmeğin fiyatı, o günden itibaren 16.5 kuruşa çıkartılmış oldu.