Suâl: “Heyhât! Nasıl, hürriyetimiz umum âlem-i İslâmın
hürriyetinin mukaddimesi ve fecr-i sâdıkı olur?”
Cevap: İki cihet ile:
Birincisi: Bizde olan istibdad, Asya’nın hürriyetine zulmânî bir sed çekmişti. Ziyâ-yı hürriyet o muzlim perdeden geçemezdi ki, gözleri açsın, kemâlâtı göstersin. İşte bu seddin tahribiyle, fikr-i hürriyet Çin’e kadar yayıldı ve yayılacaktır. Fakat Çin ifrat edip komünist oldu.
Âlemdeki terazinin hürriyet gözü ağır geldiğinden, birden bire terazinin öteki gözünde olan vahşet ve istibdâdı kaldırdı, git gide kalkacak. Eğer siz sahife-i efkârı okusanız, tarîk-i siyaseti görseniz, hutebâ-i umumî olan, doğru konuşan cerâidi dinleseniz, anlayacaksınız ki: Arabistan, Hindistan, Cava, Mısır, Kafkas, Afrika ve emsallerinde o derece fikr-i hürriyetin galeyanıyla, âlem-i İslâmın efkârında öyle bir tahavvül-ü azîm ve inkılâb-ı acîb ve terakkî-i fikrî ve teyakkuz-u tam intâc etmiştir ki, bahasına yüz sene verseydik yine ucuzdu. Zira hürriyet, milliyeti gösterdi.