Bazı kişi veya grupların hâlâ “Mehdi beklentisi” içinde olduğu
bir vâkıa. Onlara göre, pek yakında Hz. Mehdi çıkacak ve bozulmuş
herşeyi sihirli bir dokunuşla halledip düzeltecek.
Risâle-i Nur Talebelerinin ise, böyle bir beklentisi yoktur. Aynı
şekilde, onlar bir “Mehdi arayışı” içinde de değiller. Zira
“Risâle-i Nur, bu meseleyi tamamıyla izâh etmiş.”
Dahası var, o da şudur: “Ümmetin beklediği, âhirzamanda gelecek zâtın üç vazifesinden en mühimi ve en büyüğü ve en kıymettarı olan îman-ı tahkîkiyi neşr ve ehl-i îmanı dalâletten kurtarmak cihetiyle, o en ehemmiyetli vazifeyi aynen bitemamiha Risâle-i Nur’da görmüşler: İmam-ı Ali ve Gavs-ı Âzam ve Osman-ı Halidî gibi zâtlar bu nokta içindir ki, o gelecek zâtın makamını Risâle-i Nur’un şahs-ı manevîsinde keşfen görmüşler.” (Sikke-i Tasdîk-i Gaybî, s. 11)
Buna göre, Nur Talebeleri, herhangi bir “şahs-ı vâhid”, yani bir “tek adam” arayışı veya beklentisi içinde de olamazlar. Net ve nokta.
* * *
Uzun zaman, şu noktaları düşündüm durdum:
* Mehdi konusu, Risâlelerde niçin müphem ve perdeli bırakılmış?