Mahkeme kadıya mülk olmadığı gibi, iktidar mevkii de bir
partinin tapulu malı-mülkü değildir.
Her iktidar, günün birinde gider, yerine bir başkası gelir. Aksi
durum vâki olmadığı gibi, mümkün de değil.
* * *
Demokrasilerde, iktidarın el değiştirmesinin yolu-yordamı bellidir.
Seçim ve sandık sistemi, iktidarı belirlediği gibi, muhalefetin yerini, gücünü ve konumunu da tayin eder.
Seçmen, yüzde yüz kat’iyyetinde hür olmalı ve hür iradesiyle de tercihini sandığa yansıtabilmeli.
İşte bu noktada, Türkiye’nin bazı eksikleri ve kusurları var.
En büyük ayıp, darbe tasarrufu olan bazı ilkel kànunlar ve bilhassa demokrasinin nâmus lekesi gibi duran yüksek seçim barajıdır.
Vatandaş, bu vahşi baraj yüzünden istediği partiye değil, istemediği bir partiye rey vermek durumunda kalıyor. Kim ki bunu savunuyor ve devamını istiyorsa, şüphesiz onun aklında ve kalbinde de benzer mahiyette bir vahşilik yatıyor demektir.
* * *
Şu âlemde her türlü beşerî iktidarın ömrü muvakkattir ve muayyendir.
Kezâ, iktidarların gelip gitmesi, yahut el değiştirmesi, İlâhî hikmet ile bazı sebeplere bağlanmış. Sebeplerin tahakkuku ve teşekkülü ile iktidar veya sâir değişimler meydana gelir.
Ömür törpüsü partiler
Türkiye’de yıllardır değişmeyen bir siyasî iktidar var. 2002’den bu yana yapılan yerel-genel bütün seçimleri kazandı. Ona rakip olan, onunla yarışa giren hiçbir parti, onun karşısında ciddî bir varlık gösteremedi.
Barajı aşan ve Meclis’e girmeyi başaran mevcut partilerden hiçbiri, tek başına iktidar adayı, hatta mevcut iktidar partisine alternatif dahi olamadı.