GÜNÜN TARİHİ: 02 EKİM 1187
Günün tarihine geçmeden evvel, mânen birbiriyle bağlantılı iki adresten kısaca söz etmek istiyoruz: Birincisi, mukaddes Kudüs ve Mescid-i Aksa; ikincisi ise, İstanbul Fethinin sembolü olan Ayasofya Camii.
Bugün her ikisi de melûl-mahzun durumda, ne yazık ki...
Kudüs, bütün âlem-i İslâmı ilgilendiren mühim bir mesele.
Ayasofya, özelde Türkiye, genelde ise, yine İslâm dünyasını dolaylı şekilde alâkadar eden sırlı, perdeli ve bir o kadar da hassas, kritik bir dâvâ... Bu iki mahrem mâbedin genel durumu, esasında Türkiye, Ortadoğu ve âlem-i İslâmın genel durumunu yansıtıyor.
Biz burada Ayasofya meselesini halletmeye ne ölçüde güç-kuvvet yetirebiliyorsak, diğer Arap ve İslâm toplulukları da Kudüs dâvâsını halletmeye ancak o nisbette güç yetirebilir demektir.
II. Fethin 830. Senesi
Bundan tam 830 sene evvel bugün, Kudüs’te, etkisi asırlarca sürecek bir kutlu fetih gerçekleşti.
İslâm ordusunun kahraman bir kumandanı olan Selâhaddin-i Eyyübî, mübarek Kudüs şehrini yeniden fethetmek ve buradaki Latin Krallığı’na son vermek için bütün mevcudiyetini ortaya koyarak, çetin ve meşakkatli bir büyük mücadeleye girişti.
Bu çetin ve uzun soluklu mücadelenin neticesinde ise, nihayet 2 Ekim 1187'de Kudüs'e girmeye muvaffak olarak, burada yeniden "hakimiyet-i İslâmiye"yi tesis etmeye muvaffak oldu.